Bizden selam olsun

27 Nisan 2010 Salı

Ermeni Tehcirinin 95. yılı


Durum
Yılmaz Öztuna
yilmaz.oztuna@tg.com.tr
26 Nisan 2010 Pazartesi




95 YIL

Tehcîr’in 95. yılı... 24 Nisan 1915’te Osmanlı hükûmeti kanun kuvvetinde tehcîr kararnâmesini çıkarmıştı. Aynı günlerde Gelibolu’da yalnız devletimizin ve milletimizin değil, tarihin en büyük savaşının da kaderi çekişiliyordu.
Enver Paşa 9, 10, 11. kolordulardan oluşan 3. Ordumuz’un 2 kolordusunu Allahüekber Dağları buzullarına gömmüştü (Rusların da 36.000 zayiat verdiklerini kaydetmeliyim). Geriye kalan kolordumuz, dağınık birlikler hâlinde, aç ve bîilâç, çekiliyordu. Peşlerinde, dişlerine kadar Rus mitralyözleri ile silâhlandırılmış Taşnak eşkıyası...
Taşnaklar, yüzlerce Kürt köyünü basıp kadınları, ihtiyarları, çocukları, bebekleri, kurşun sıkarak falan değil, her türlü işkence ile öldürüyorlardı (köylerin gençleri askerde idi). Akıllarınca o coğrafyada -Müslüman nüfustan arındırıp- Büyük Ermenistan kuracaklardı.
33 yaşındaki Başkumandan Enver Paşa’nın genel kurmay başkanı Bronsart von Schellendorf Paşa, Berlin İmparatorluk Genel Kurmayı’ndan aldığı emirle, savaş bölgesindeki Ermeni nüfusun o coğrafyadan uzaklaştırılmasını öğütledi. Enver, Talat’a söyledi. Dâhiliye nâzırı (içişleri bakanı) Tal’at Bey tehcîr (zorunlu göç) kararnâmesini hazırladı. Emrindeki sadrâzam (imparatorluk başbakanı) Prens Mehmed Saîd Halim Paşa’ya imzalatıp Sultan Reşâd’a onaylattı (başbakan nasıl bakanın emrinde olur demeyin, bizde olmuştur).
O coğrafyadaki Ermeniler, aile fertleri biribirinden ayrılmayarak, güney eyaletlerimize doğru yayan olarak yola çıkarıldı. Yolda, ailelerinin öcünü almak isteyen eski Kürt Hamîdiye süvari alayları mensuplarınca vuruldular. Açlık, salgın hastalık, sert iklim, bozuk yollar... Her türlü belâ mevcuttu. Kafileler ağır zayiat vererek Suriye’ye erişti. Oradan Fransa ve Amerika’ya gidip müreffeh hayatlar kurdular.
Biz başlatmadık. Onlar asıp kesecek, Türk Devleti karşılık vermeyecek miydi? Savaşlarda böyle trajediler olur. Her milletin tarihinde vardır. Ermeniler rahat durup devletlerine silâh çekmeselerdi, bugün o coğrafyada Türk-Kürt-Ermeni asıllı vatandaşlar denge içinde, bin yıllık yaşayışlarına devam edeceklerdi. Kendilerine Aydınlar diyen mahut grup, ideolojilerinin hezimetini yaşamanın üzüntüsüyle gösteriler yapıp milletin nefretini kazandılar. Ermenilerin şehîd ettikleri yüz binlerce insanımız, devlet adamlarımız, diplomatlarımız için ne düşünüyorlar? Onlara da mevlit mi okutacaklar?

18 Nisan 2010 Pazar

bir gezi hatırası



Hayalleriniz gerçek olsun..

Pazar, Nisan 18, 2010 - MÜNÜBÜS YOLCULARI
Kategori: geziyazilari


Sizlere bir gezi hatırası anlatayım. Bildiğiniz gibi ben Gebze’de oturuyorum.Ekseriya Gebze-Harem Münübüsleriyle seyahat ediyorum. Çok sevdiğim İstanbul’a ya bir iş için, ya da gayesiz sadece gezmek için gidiyorum. Kozyatağından her zamanki gibi , Gebze münübüsüne bindim. Bir genç yer gösterdi. Teşekkür ederek oturdum. Maltepe durağına geldiğimizde yanımdaki yolcu indi. Ben de bir öğrenci kardeşimize işaret ederek oturmasını istedim. Çünki, omzuna astığı okul çantası( daha doğrusu küçük bir bavul) ona zahmet veriyordu. Sevinçle yanıma oturdu. Bavulunu da ayaklarının dibine sığdırdı.

Cevizli durağında bir hanım, beyi ve beş yaşlarında çocuğu ile araca bindi. Yanımdaki genç hemen yer gösterdi. Çantasını da ayaklarının dibine almak istedi. Ben ise daha ziyade küçük bir bavula benzeyen bu çantayı kendime doğru çekerek, elimle dursun işareti yaptım. O kardeşimiz de başıyla peki öyle olsun gibilerden cevap verdi. Yanımdaki kadın çocuğunu sıkı sıkı sarmalamış bir vaziyetteydi. Çocuğunu iyice tutabilmek için, elindeki su şişesi ve siyah poşetini birazı benim ayaklarımın hizasında olan, çantanın üzerine bıraktı. Şoför arkadaşımız, önünde giden münübüsü geçmek ve bir durak sonraki müşterileri kapmak için manevralar yapıyordu. Tabii bizde savrula savrula gidiyorduk.

Ansızdan yanımdaki kadının çocuğu boğulur gibi sesler çıkardı. Hemen sürücü arkadaş münübüsü sağa çekti. Ve:

-Teğzeciğim çocuğun ağzından elini çek, ölecek. Dedi.

Gerçekten zavallı anne çocuğunun ağzını gayri ihtiyari kapatmış ve araç kirlenmesin diye çırpınıyordu.

Elini çeker çekmez çocuğun ağzı açıldı. Bütün şiddetiyle içini boşaltıverdi. Tabiiki benim önümde duran ve büyük bir kısmı da kadının tarafta kalan çantanın üzeri, battı, çıktı. Kadına yer veren delikanlı önce çantaya sonra da bana baktı. Sanki benim yüzümden böyle olmuş gibi ve saygı da kusur etmeden o gözler yine de beni suçluyordu. Çantası mutlaka yıkanacaktı. Acaba evinde annesi varmıydı. Ya da bu anne üveymiydi. Gözlerine dikkatle baktığımda şüphem daha arttı. Bu ara münübüs şoförü:

-Teğzeciğim sırtına vur. Çocuk boğulacak diye çırpınıyordu. Zavallı yavru ise bir yandan kesik kesik öksürüyor ve bükük boyunla annesine minnetle bakıyordu. Az önce bir başka araçla ekmek parası için yarış eden bu sürücünün insanlığına bütün yolcular hayran kalmıştık.En küçük hayranı ise hastalanan çocuktu..

Küçük çocuğun annesi, yavrusunun üzerine giydirdiği eşofman gibi pijamayı çıkardı. Kirlenen çantayı bir güzel sildi. Tertemiz yaptı. Cebinden çıkardığı mendili su ile ıslatarak hasta çocuğunun yüzünü gözünü temizledi. Pendik durağında inmek için müsaede isteyen talebe çocuğa minnetle baktı.

-Yavrum sen bana yer verdin. Ben ise senin güzelim çantanı beledim. Hakkını helal et. Diye yalvarır gibi konuştu.

Bu çocuk mahzun bir şekilde inerken bana bir daha baktı. Evet anlaşılıyordu. Bunun üvey annesi vardı. Muhtemelen biraz sonra evinde azar işitecekti..

Bu önsezilere nasıl vardın derseniz.. Cevabım şöyle olur. 64 yıllık ömrümün büyük bölümü gurbet ellerde geçti. Neler gördüğümü bir ALLAH bilir, bir de ben…






Yorum (1) :: Etiketler : harem Gebze hattı,Çocuk,Anne,Öğrenci,Hasan Güler

Yorum Gönder

Yorum Başlık:


Yorumunuz:






1 yorum yazilmistir 2010-04-18 13:46:03 - :((((
Yazan: kediperisi
Hasan abi,pür dikkat, baştan sona okudum başınızdan geçenleri..üzüldüm, normalde sıksık olan şeyler bunlar aslında, yıllar önce ben de dolmuştayken arkamda birisi öyle yapmıştı ama sizin asla bir kabahatiniz olmaz, siz çantayı o çocuğa hamallık olmasın, rahatsız olmasın diye orada bıraktırdınız sakın kendinizi suçlu hissetmeyin, çocuğun gözleriyle sizi suçlar gibi bakmasına üzüldüm eğer gerçekten sezinlediğiniz gibi düşünüyorsa ayıp eder siz nereden bileceksiniz az sonra böyle bir şeyin olacağını! Ama üvey anne konusunda size katılmıyorum belki size öyle gelmiştir Hasan abi, çok hassassınız çünkü, belki üvey anne değil de, yurtta filan kalıyordur, çantayı kendi başına nasıl yıkayacağını düşünmüştür, bu arada asıl kabahat o kadında kabahat derken yanlış anlaşılmasın madem çocuğunun böyle bir huyu var, -araba tutuyor ya da hastaydı bilemiyorum- yanında birkaç poşetle daima arabaya binmesi gerekirdi, ama ilk kez olduysa kadın da bilemez tabii...üzülmeyin Hasan abi...inşallah o çocuğun anası üvey değildir ben de çok üzülürüm üvey anne üvey baba zulmüyle yaşamak zorunda kalan çocuklara Allah kimseyi anasız babasız bırakmasın ama şu da var öz ana babadan iyi olan üvey ebeveyn de olabiliyor tam tersine öz olup da zulmeden de çıkıyor yani hayat bu hiç akla hayale gelmeyen şeyler oluyor...
saygılar sevgiler Hasan abi

9 Nisan 2010 Cuma

ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

 
Posted by Picasa



Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!




Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

7 Nisan 2010 Çarşamba

ESNAF AĞALARI


ESNAF AĞALARI
7/4/2010 · Kategori: _ARESI VAR , İş hayatı

ÇETKODER GENEL BAŞKANI MUSTAFA GÖKTAŞ, DÜN BASINA YANSIYAN ESNAF AĞALARI BAŞLIKLI HABERLERE İSTİNADEN BU GÜN ÖNEMLİ BİR AÇIKLAMA YAPTI.



“Devlet kayıt zorunluluğunu kaldırsın Ağalık mağalık kalmaz”



Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, Dün ve bugün değişik basın yayın organlarında yer alan “Esnaf Ağaları” başlıklı haberlerin ardından Esnaf odaları ve mesleki oda başkanlıkları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.



Göktaş, Bakın biz bu hususu yıllardır dile getiriyoruz. Bu kuruluşların çoğu siyaset de basamak olmuş. Dikkat edin. Oda başkanlıklarından kaç kişi siyasete girmiş ve Milletvekili olmuş, bakan olmuş? Bir araştırın. Neticede buralar hep birileri için basamak olmuş. Yani mensuplarına herhangi bir getiri ve katkısı olmayan yerler. Sorarım size bugün içinde bulunulan ekonomik krizde, kapanan giden işyerleri, tükenen esnafın hali ve vaziyeti için ne yapmışlar? Bu odalar, borsalar, mesleki sanayi örgütleri mensuplarına karşılıksız kredi mi vermiş? Yada çok cüzi faizi olan veya hiç faizi olmayan kredi mi vermiş? Ayakta kalmaları için, yaşamaları için ne yapmış? Gidin bakın Oda aidatı zorunlu. Bir meslekte iseniz oraya kaydınız zorunlu. Aidatı ödemezseniz. İcra kapıda. Böyle şey olur mu? Baştan yanlış. Demokraside mecburi üye, zorunlu üye, zorunlu aidat var mı? Nerede var? Esnafın verdiği aidat ile HAKKI HUZUR parası alıyorlar. Ne demek hakkı huzur? Bu arkadaşların oraya seçilince huzurları mı kaçıyor? Ne anlama geliyor? Eğer huzursuz oluyorlarsa seçilmesinler. Oraya çıkmasınlar. Hem talip olacaksınız, hem ısrar ile o oda başkanlığında kalacaksınız, delegeyi dülegeyi ayarlayıp 10 – 15 – 25 sene oda başkanlığı yapacaksınız. Birde hakkı huzur alacaksınız? Almayın. Bu işi bedava yapın. Allah rızası için ise, toplum ve mensubu bulunduğunuz insanlara hizmet ise, bu işi gönüllülük esasına dayandırın, para almayın. Bakalım kaç kişi bu işi yapacak? Kimse yapmaz. Biz bunu yıllardır dile getiriyoruz. Getirmekle kalmadık, devletin ilgili birimlerine ÇETKODER olarak resmen yazılı talepte bulunduk. İşte buradan bir kere daha talepte bulunuyoruz. Her biri birer tüketici olan ve yaşam savaşı veren, ekonomik darlığa düşmüş tüm esnaf adını sesleniyoruz. Kaldırın şu odalara kayıt mecburiyetini. Bakalım kaç tanesi ayakta kalacak, kaç tanesi bundan sonra başkan olayım diye yarışa girecek? Yazık değil mi bu esnafa? Dama çıkan merdiveni çekiyor” dedi.



Göktaş, “3 yıl içinde sayısız esnaf ve meslek erbabı oda kayıt ücreti, oda kayıt mecburiyeti, oda aidatı ve odanın kendilerine sağladığı bir fayda olmadığı yönünde bize müracaatta bulunmuştur. Biz bu müracaatları zaman zaman basın aracılığı ile kamuoyuna ilgili yetkililere aktardık. Alma netice alamadık. Sözde bir çalışma yapılıyordu. Ama Odalar gittikçe çoğalıyor ve muhteşem binalar ve mekânlar yapıyorlar” dedi.



Göktaş, “ısrar ile söylüyoruz. Yazıyoruz. Odaları tek çatı haline getirin. İlgisiz alakasız kişiler hiç ilgi ve alakası olmayan farklı farklı isimler ile yüzlerce binlerce oda kurmuşlar. Yönetmeliği bilen, yasada kılıfına uyduran odalaşıyor. Yapmayın bunu. Eğer çok önemli ve vazgeçilmez bir iş ise, (öyle olduğunu sanmıyorum) bunları tek çatı altında toplayın. Bölük pörçük olmasınlar. Bir tane meslek odası... Devletin Hükümeti gibi. İçinde her meslek erbabı ve kuruluşun bölümü, temsilcisi, başkanlığı, birimi olsun. Yani bakanlıklar gibi. Ne bu israf kardeşim? Yazık günah bu millete. Vergisini veremez hale gelmiş. Bağkurunu yatıramıyor. Kirasını, elektrik, su, telefon parasını ödeyemiyor. Perişan halde. Oda aidatını ödemedi diye hacize düşüyor. Üstelik Odanın mensubuna mali bir katkı ve faydası yok. Odanın yaptığı işi Devletin her hangi bir birimi de yapar. Bu esnaf tüccar size vergi mükellefi olarak kayıtlı… Şimdi TC kimlik numarası da çıkmış. Her türlü denetim altında. Bu insanlara ek külfet getirmenin ne anlamı var? Kur devletin içinde bir birim, halletsin bu işleri. Hem de çok daha ucuza, çok daha sağlıklı ve emniyetli yapsın” dedi.



Göktaş, “Ben habere yansıyan isim veya isimler üzerinde durmuyorum. Oda başkanı olup değişik kooperatiflerde ve üst kuruluşlarda görev yapıp (başkan, yönetim kurulu üyesi, danışman, üst birlik yöneticisi gibi) bir kişinin bir ayda 6 ile 10 milyar arasında HAKKI HUZUR adı altında yâda yönetim kurulu ücreti adı altında para alındığını biliyoruz. Bu şekilde onlarca başkan var. Devletin sanayi ve ticaret bakanlığı titiz bir şekilde bu oda başkanlarının kaç yerde görev yaptıklarını ve kaç yerden ne kadar ücret aldıklarını araştırsın gerçek ortaya çıkar. Kimse babasının hayrına, Allah rızası için bu işi yapmıyor. Üstelik eline geçerdi mi bir daha inmiyor da. Aldıkları 6 milyar 10 milyar paranın dışında odanın imkânları. Resmi arabası. Sekreteri, telefonu, yemeği, çiçek parası, yolluğu, harcırahı cabası. Günah ya. Bu paralar kimin parası? Bu sistemin bir an evvel yeniden düzenlenmesi lazım. Kimsenin bu milletin sırtına basarak bir yere gelme hakkı yok. Olmamalı. Bir kişi 1000 kişinin hakkını yememeli. Toplumda 350- 500 liraya aylık parayla çalışan insanlar var. Ayrıca bugün esnaf kendisi ayda 500 lira kazanamayacak hale gelmiş. Lütfen, Allah rızası için bu işi adil, hak ve hukuk çerçevesinde yeniden ele alsın düzenlesinler” dedi.





ÇETKODER GENEL MERKEZİ YAZIŞMA İÇİN: cetkoder@gmail.com

ÇETKODER BASIN’A BİLGİ VE DUYURU İÇİN GOOGLE GRUBU:

http://groups.google.com.tr/group/cetkoder

ÇETKODER MESAİ SAATLERİ İÇİNDE

İLİTEŞİM VE HUKUKİ YARDIM HİZMETLERİ İÇİN: 0.535.475 70 06

--




Kalıcı Bağlantı Yorum (yok) Yorum yaz! | Etiketler : ESNAF AĞALARI,mUSTAFA gÖKTAŞ,hASAN gÜLER,bEKLENENZEYTİNCİ

26 Mart 2010 Cuma

ARMUT

Bize yedirilen armut 1570 kat zehirli.

merhaba
simdi sabah sabah sacma gelmesin.. ama dun Bursa da ihracatcilar birliginde
bir toplantiya gittim..
Ortalikta bir "armut" geyigi donuyordu.. sorduk nedir diye.. sonra iş
ciddileşti..

ve bize dediler ki

SAKIN ARMUT YEMEYİN!
deveci armutu basta.. eger kendi bahcenizde yetistirmediyseniz asla armut
almayin ve bu kış ..unutun
çünkü, şu anda piyasadaki mahsulun TUMUNDE bir tarim ilaci kullanilmis,
yikanarak gecmeyen , içeri nufuz eden bir ilaçmis. yuksek oranda
kanserojenmis.
bu sebepten bu yil ihrac edilen armutun TUMU GERİ DONMUŞ ve DONUYORMUŞ.. ve
ihracatcilar birligi de bu problem ile ugrasiyormus.. tabii sinirleri oyle
bozuk ki isi artik espriye vermisler..
ama resmen gozumuzun icine bakip " cok ciddi " eve gidin ve atin hepsini
çöpe dediler...

25 Şubat 2010 Perşembe

BU BİR UYARI YAZISIDIR...

BU UYARI YAZISI e-mail olarak adresime geldi... :
ARADIĞINIZ NUMARADAKİ KİŞİ TELEFONU AÇMIYORSA ZİL SESİ 4 KEZ ÇALDIKTAN SONRA TELEFONU KAPATIN..YOKSA TELEKOMUN MESAJ SERVİSİ DEVREYE GİRİP TELEFONU AÇIYOR VE ''BIRAKMAK İSTEDİĞİNİZ BİR MESAJ VARMI''DİYOR VE BU TELEKOM KONUŞMASINI DUYAR DUYMAZ 5 TLSİZİN CEBİNİZDEN ÇIKIP TELEKOMUN CEBİNE GİRİYOR..KAYBINIZ HAYIRLI OL-SUN...

HATIRLATMA.. .. İnsanlar uyanıyor telekom panikte ! Millet uyandı, SORMAVER PARASINI VERMEMEK İÇİN telefonlarını bir bir kapatıyor. Telekomdan ayrılıyorum : a) Ev telefonumu +b) Yazlık telefonumu +c) ADSL bağlantılarımı İPTAL ETTİM. EKİM AYINDAN İTİBAREN CEP TELEFONUMLA İDARE EDECEĞİM !!! İNTERNET BAĞLANTIMI DA KABLONETLE DAHA UCUZA SAĞLIYORUM. (KABLOTV İLE BERABER aylık 20.-TL)

TELEKOM’UN KAZIKLARI:
Bir ev telefonundan 3.90 TL lık görüşme yapılıyor. Telefon faturasının TOPLAM tutarı 20.02 TL. Yani 4 liralık görüşmeye 20 liralık fatura !!!Bu ne. Bu ne biliyormusunuz ? Kış uykusuna, pardon koyun uykusuna yatırıldığımızın resmidir. Sabit ücret: 11,15 TL. Bu rakam konuşsan da, konuşmasan da her faturana yansıtılıyor... Katma Değer Vergisi : 2.71 TLÖzel İletişim Vergisi : 2.26 TL Toplam uyuma Parası : 20.02 TL Aslında Telekom panikte. Çünkü vatandaş uyanıyor. Sabit telefonlar birer birer iptal ediliyor. Bu nedenle reklâmlara başlamış Telekom. Ama yılda 2 milyar dolar kâr yapıyormuş Telekom !Şimdi ünlü komedyen halkı kandırmak için kullanılıyor. CEM YILMAZ bu işten iyi para kazanmışa benziyor. (YENİ NUMARASI 11811) Kontrol ettik, 118 den bilinmeyen bir numaranın öğrenilmesi için en az 60 saniye gerekiyor. Yani 8 kontor. Yani 4 lira 32 kuruş.Bir numara öğrenmek için Lübnanlı şirkete bu kadar para ödüyorsunuz. Türk Telekom Soygunu 118 ve 133 e dikkat !.. Türkçede buna resmen soygun hatta dolandırıcılık denir. Özel Türk Telekom Servisleri Servis Numarası ve kontur fiyatlarını okuyun da milletin nasıl gizlice soyulduğunu görün. Bu numaralardan 110, 112, 121, 122, 123, 124, 126, 154, 155, 156, 158' 'i ararsanız ücretsiz 113, 153, 163, 166, 169, 174, 175, 176, 179, 180, 181' 'i ararsanız 60 saniyede 1 kontur için için 72.- TL. 185, 186, 187, 188, 189, 114, 117, 119, 130, 170, 171, 172, 173, 178, 182, 183, 184' 'ü ararsanız, 15 saniye için 288.- TL. Şimdi SIKI durun !.. 118' 'i ararsanız 8 saniyede bir atacak kontur için tam 540.- TL, ve 133' ' u ararsanız 3.6 saniyede atacak bir kontur için 1.200.- TL !!! Dikkat ederseniz bilinmeyen numaraları aradığınızda dakikalarca bekletirler.Sürekli olarak banttan 'hatlarımız dolu bekleyin' talimatı verirler.Buna resmen dolandırıcılık denir.. Türkiye’de bilinmeyen numaraları sormanın bu kadar pahalı olduğunu kim biliyor ? İnsanların bilgilenmek için kullandıkları ve dünyanın her yerinde bedava olan bu kamu yararına hatların fahiş fiyatlarda olması talimatını kim verdi ? Bu yazıdan sonra hala bilinmeyen numaraları aramak istiyorsanız cebinize dikkat edin ! EKONOMİST dergisinde yayınlanan bilgilere göre Ev Telefonlarını Kapatma Zamanı geldi. Türk Telekom'un konuşma ücreti/dakika 8 kuruş ! GSM şirketlerinde bu rakam 10 kuruş. Evden Cebi arıyorsanız ödeyeceğiniz 40 kuruş. Oysa GSM'den evi ararsanız dakikasi 20 kuruş. Yeni patron getirdigi 'Milli Güvenlik riski' yanında Türk Milletini de 'APTAL' yerine koyuyor.

LÜTFEN PROTESTO EDİN. BU MESAJI OLABİLDİĞİNCE ÇEVRENİZE YAYIN !YENİ FİYAT POLITIKASININ DA BİLİNMESİNİ SAĞLAYIN...

18 Şubat 2010 Perşembe

2009 YILI EKONOMİK DURUM RAPORU


ÇETKODER 2009 YILI EKONOMİK DURUM RAPORUNA AÇIKLADI
18 Şubat 2010 Perşembe 11:08
Tarih:
Kimden:
'ÇEVRE ve TÜK.HAK.KOR.DERNEĞİ (ÇETKODER) GENEL MERKEZİ' Ekler :


Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş’ın HER YIL BİR ÖNCEKİ YILIN EKONOMİK DURUMUNU AKTARAN “Türkiye Ekonomik durum raporu” adlı raporu yayınlandı.

“Tarım ve hayvancılık sektörü bitmiş durumda. Esnaf çaresiz. Kapanan işyeri sayısında patlama var”

Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, Her yılın başında bir önceki yılın EKONOMİK DURUMUNU içeren ve halka aktaran “Türkiye Ekonomik durum Raporu” adlı çalışmayı bitirdiler.

8 kişilik uzman bir ekiple aşağıdaki illerde araştırma yapıldı.

Kars, Kilis, Edirne, İstanbul, Mersin, Afyon, Adana, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Tunceli, Erzincan, Diyarbakır, Bitlis, Bingöl, Kayseri, Karaman, Niğde, Aksaray, Antalya, Isparta, Burdur, Kırşehir, Çankırı, Bolu, Denizli, Bursa, Zonguldak, Rize, Trabzon, İzmir, Gümüşhane, Düzce, Giresun, Iğdır, Malatya, Nevşehir, Sakarya, Tokat, Trabzon, Yozgat, Mardin, Kırklareli, Samsun, Kırıkkale, Karabük, Kocaeli, Manisa ve Eskişehir.

Araştırma büyük ve küçük sanayi siteleri,
Organize sanayi bölgeleri,
Serbest bölgeler,
Toptancı Hal esnafı,
Ana cadde ve sokaklardaki iş yeri sahipleri,
Meslek odalarına kayıtlı olan şirketler,
Çiftçi ve üretici köylüyü birebir yerinde gezerek ekonomik ve sosyal açıdan dert ve sıkıntılarını dinlenerek ortaya çıkarıldı.
ÇETKODER Çalışan kesimin, ekonomiye katkısı olanların, esnafın sanayicinin ve tüketicilerin sorunları tek tek not alarak bunu bir “ekonomik durum raporu” adı altında topladılar.

Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa GÖKTAŞ, “Memleketimizin hali insanlarımızın ekonomik durumu gerçekten içler acısıdır. Her şey güllük gülistanlık değildir. Tek sorun işsizlik de değil” dedi.

Göktaş, “Milletin alım gücü yoktur. Ucuzlayan hiçbir şey yoktur. Esnaf işsizlikten ve çaresizlikten inim inim inlemekte, sanayici ve üretici perişan vaziyettedir. Ülkemizde son iki yılda 84 bin 350 esnaf iş bırakmış terk etmiştir. Bunun 51 bini, 2009 yılına ait rakamdır. Bu rakam sadece esnaf ve küçük ölçekli işletmede böyledir” dedi.

Göktaş, “Bu bağlamda 10 bin 429 şirket 2009 da kapandı. 13 bin 659 şirket ise çeşitli nedenler ile tasfiye oldu. 974 şirket mahkemeler tarafından kayyuma verildi” dedi.

Göktaş, “ülkemizin kalkınmasında yıllarca önemli rol oynayan Kooperatiflere baktığınızda geçtiğimiz yıl 229 kooperatif kapandı. 171’i ise çeşitli nedenler ile tasfiye oldu” dedi.

Göktaş, sözlerine devamla “Ülkemizin tarımı can çekişiyor. Hayvancılığı can çekişiyor. Bu işler ile iştigal edenler neredeyse yok denecek kadar azaldı. İlaç kalıntılı sebze ve meyvenin kontrol altına alınması, denetlenmesi uzadıkça ihracat durdu ve bu arada ithalat patladı. Yabancı menşeli sebze meyve cenneti haline gelen ülkemizde tarım sektörü büyük kriz yaşamakta. Ülkem üreticisinin Domates, Biber, Mısır, Soğan, Patates, Narenciye, Üzüm, buğday, tütün, fındık başta olmak üzere hiçbir ürettiği mal gerçek değerine satılmamış düzgün bir pazar bulamamıştır. Ürettiğini satamayan çiftçi üretici perişan duruma düşmüştür. Köylünün çiftçinin tarımla uğraşanın durumu kötüleşince bu iş esnafa da yansımıştır” dedi.

Göktaş, “Emekli, işçi, memur açlık ve yokluk sınırının altında yaşamaktadır. Vatandaşın şu ekonomik ortamda kıprayacak hali kalmamıştır. Herkes dertlidir ve sıkıntılıdır. Yüzü gülen tek bir insana rastlanmamaktadır. Ve artık insanlar sağlıklı düşünememektedir” dedi.

Göktaş, “Piyasayı yıllardır ucuz Çin mallarının istilası allak bullak etmiştir. Yerli üretici perişan haldedir. Girdiler ağırdır. Vergi yükü ağırdır. Bağ-kur sigorta pirimi miktarları ağırdır. Dükkân kirası, elektrik, su parası, telefon ve internet bağlantısı denilince küçük esnaf işin altından kalkamayacak hale gelmiştir” dedi.

Göktaş, İnsanlarımızın daha iyi şartlarda ve daha Uygarca, insanca yaşama hakları vardır. Biz bunun için günlerdir yaptığımız araştırmaları bir rapor haline getirdik. Esnaf, sanayici, çiftçi ve ülkemiz halkının durumunu aktaracak olan araştırma ve incelemelerimizi tespitlerimizi yansıtan “Ekonomik Durum Raporu” adlı bu çalışmamızı her yıl olduğu gibi ilgili ve yetkililerine göndereceğiz. Öte yandan bunu birde kitapçık haline getiriyoruz. Kitapçığımız pek yakında sizlerle olacak. Bu kitapçık da ülkemizin gerçekleri, sorunlarımız ve ayrıca ÇETKODER mensubu uzmanlarımız tarafından hazırlanan çözüm önerileri de olacak. Memleketin ekonomik hali içler acısı olup tedbir almak, hep birlikte el ele vererek çözüm üretmek zorundayız. Bakalım bu tespitlerimizle ilgili yetkili ve etkili makamlarda oturanlar ile değişik siyasi partilerin mensup ve yöneticileri ne gibi işlem yapacaklar ve nasıl bir tavır sergileyecekler merakla bekliyoruz” şeklinde konuştu.


ÇEVRE VE TÜKETİCİ HAKLARINI KORUMA DERNEĞİ (ÇETKODER) GENEL MERKEZİ

ÇETKODER YAZIŞMA: cetkoder@gmail.com

ÇETKODER BASIN’ABİLGİ VE ÜYELERE DUYURUSU İÇİN GOOGLE GRUBU:
http://groups.google.com.tr/group/cetkoder

ÇETKODER MESAİ SAATLERİ İÇİNDE
İLİTEŞİM VE HUKUKİ YARDIM HİZMETLERİ İÇİN: 0.535.475 70 06

ÇETKODER GENEL BAŞKANI MUSTAFA GÖKTAŞ: 0.532. 282 29 91
 

Haber